10 Nisan 2013 Çarşamba

İnşaat Mühendisliği Nereye Gidiyor?


Merhaba Arkadaşlar,

Bu sitedeki ilk yazımda genel olarak inşaat mühendisliği bölümünün üniversitelerdeki kontenjanı, akademik kadro ihtiyacı ve puan aralıkları üzerinde duracağım.

Genel olarak bir inşaat mühendisinde olması gereken özellikler; analitik(çözümleyici) düşünme, takım çalışmasına yatkınlık, pratik olma, ileri görüşlü olma(mevcut bir durumda anı kurtarmak değil, bu durumun ileride oluşturacağı etkileri iyi düşünmek) ve mühendisliğin genel özelliği olan üretim ve yönetim özelliklerini birleştirmektir.

Yukarıda sayılan özelliklerin bir insanda bulunması, oluşması veya geliştirilmesi için aday insanın belirli bir kapasiteye sahip olması ve iyi bir eğitim alması gerektiği su götürmez bir gerçektir. Mevcut şartlarda üniversitelerde inşaat mühendisliği bölümüne veya herhangi bir lisans programına yerleşebilmek için eski adıyla ÖSS ye ya da şimdiki adıyla LYS ye girmiş olmak ve gerekli başarı puanını sağlamış olmak gerekiyor. Bu gerekli başarı puanı ölçütlerine ve günümüz koşullarında öğretim yuvası üniversitelerimizin akademik kadro yeterliliklerine bir göz atalım;

Öncelikle inşaat mühendisliği eğitiminin verildiği üniversitelerdeki her öğrencinin yakındığı nokta olan yetersiz ve eksik öğretim elemanı konusuna değinelim. Çok sayıda anabilim dalına sahip inşaat mühendisliği bölümünde her anabilim dalı için 2 Profesör, 2 Doçent, 2 Yardımcı Doçent, 2 Öğretim Görevlisi ve 4 Araştırma Görevlisi kadrosunu minimum ölçüt olarak alıp ve 7 anabilim dalı üzerinden kısa bir hesap yaparsak, minimum koşullarda sağlıklı bir inşaat mühendisliği eğitiminin yapılabilmesi için yaklaşık olarak 84 kişilik bir akademik kadronuzun olması gerektiğini görüyoruz. Peki Türkiye’de kaç okulda bu şartlar sağlanıyor? Kalburüstü üniversitelerimiz dışında bu sayıyı görebilen okullarımızın sayısı kaç? Durum böyleyken sizce mezun olup inşaat mühendisi ünvanını alan kaç arkadaşımız gerçekten gereken eğitimi ve laboratuar ortamını görmüş olarak mezun oluyor? Birçok öğrenci bu nedenle özgüvensiz bir şekilde mezun olup mühendisliğe yakışmayacak ortamlarda ve maaşlarda çalışmak zorunda kalıyor.

Gelelim diğer noktaya, üniversitelerdeki inşaat mühendisliği bölümü sayısına, bu bölümlerdeki öğrenci sayılarına ve puan aralıklarına, kısaca yakın zamanda meslektaşımız olacak insan sayısına, kabaca potansiyellerine bir göz atalım;

2006 yılında yaklaşık 40 olan inşaat mühendisliği bölümü sayısı 2012 yılında 89 olmuştur! Bölüm sayısı yaklaşık olarak 2,5 katına çıkmış! Öğrenci sayısı ise 2006 yılında yaklaşık olarak 3300 iken 2012 yılında 10.000 e çıkmıştır. Yani bir senede 10.000 kişi meslektaşımız olarak iş hayatına atılıyor! Bu kadar ihtiyacın ve istihdamın olmadığı bir ortamda, mevcut durumda rekabetçi ortam sağlanmazken her sene bu sayıda mezun veren bir bölümün ne saygınlığından ne de mezun-iş bulma dengesinden bahsedilebilir.
Öğrenci puan aralıklarını kıyaslarsak eğer 2012 yılında en yüksek puanla öğrenci alan okulun taban puanı 505 iken en düşük puanla öğrenci olan okulun taban puanı 194 tür! Mühendis olarak yetişecek insanın belirli bir kapasitesinin olması ve gerekli eğitimi alması şart iken bu durumda ortaya çıkacak kapasite ve mühendislik yeterliliği anlamında oluşacak dengesizlikler insan hayatına doğrudan etki edecektir.

Adını medeniyetlerin kurulmasından alan (Civilization, civil engineer) inşaat mühendisliği bölümünün bu hale gelmesi herkesin üzerinde düşünmesi gerektiği bir durum haline gelmiştir.

Sonuçta şehirler, okullar, evler, köprüler, yollar, gökdelenler inşaat mühendislerinin ellerinde oluşmaktadır. Bu ellerin güvenilirliği ve yetkinliği tüm toplumun kaderini etkilemektedir.

*Bu yazı sadece aynı mesleğe sahip kişiler ile mesleki eğitim konularını tartışmak için yazılmıştır.

*Rakamsal olarak verilen değerler yaklaşık değerlerdir, net değerler değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder